top of page

DAO 101?

  • znkaracetin
  • 13 Eki
  • 10 dakikada okunur

DAO – Decentralized Autonomous Organizations/ MOO – Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon


ree

Anahtar Kelimeler: DAO, Decentralized Autonomous Organization, merkeziyetsiz yönetişim, blockchain, akıllı sözleşme, governance token, Web3, token ekonomisi, DAO örnekleri, yönetişim mekanizması, oy sistemi, legal wrapper, dijital hukuk, merkeziyetsizlik, DeFi, Dijital Demokrasi, Akıllı Sözleşme Güvenliği, The DAO 2016, SEC DAO Report, Howey Test, DAO Ekosistemi, Otonom Organizasyonlar, Akıllı Yönetişim, Dijital Varlıklar.


DAO NEDİR?


Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon (DAO — Decentralized Autonomous Organization), blokzincir üzerinde işleyen, merkezi bir otoriteye bağlı olmadan topluluğun katılımıyla karar alan, kuralları kodla tanımlanmış bir organizasyon modelidir. DAO’lar, yönetim süreçlerini akıllı sözleşmeler aracılığıyla yürütür; üyeler (çoğunlukla token sahipleri) sistem içi oylamalara katılarak karar alır ve bu kararlar otomatik olarak uygulanır. Böylece hem şeffaflık hem de denetlenebilirlik sağlanır. Tüm bu işlemler, blokzincir üzerinde açık biçimde kayıtlı olduğu için herhangi bir dış otoriteye ihtiyaç duyulmadan sistemin bütünlüğü korunabilir.

 

DAO’nun özünde “kodla yönetilen kurallar” fikri yatar. Bu yaklaşım, organizasyonların insan faktöründen doğan hataları ve çıkar çatışmalarını azaltmayı, aynı zamanda katılımcılara doğrudan karar alma hakkı tanımayı hedefler. Bu yönüyle DAO, sadece teknik bir yenilik değil, aynı zamanda yeni bir yönetim felsefesidir.


DAO'NUN ORTAYA ÇIKIŞINDAKİ İHTİYAÇ


DAO fikri, geleneksel organizasyonlarda yaşanan merkezi kontrol, aracı kurum bağımlılığı ve şeffaflık eksikliği gibi sorunlara bir yanıt olarak doğmuştur. Klasik yapılarda kararlar, sınırlı bir yönetim kadrosu tarafından alınır ve çoğu zaman bu süreç dışarıdan denetlenemez. DAO’lar, bu modeli tersine çevirerek kuralları kod düzeyinde belirler ve herkesin eşit şekilde erişebildiği bir sistemde karar alınmasını sağlar.


Otomasyon, DAO’ların bir diğer temel özelliğidir. Akıllı sözleşmeler sayesinde, oylama sonucu gibi belirli koşullar gerçekleştiğinde işlemler otomatik olarak yürür. Böylece hem hata payı azalır hem de süreçler hızlanır. Bunun yanında, DAO’ların küresel ölçekte çalışabilmesi, katılımı herhangi bir ülke ya da yasal sistemle sınırlandırmaması, bu modeli dijital çağın “sınır ötesi” yönetim biçimlerinden biri haline getirir.


Finansal açıdan bakıldığında DAO’lar, topluluk temelli fon yönetimini mümkün kılarak klasik yatırım modellerine alternatif sunar. Katılımcılar hem yatırım yapar hem de alınacak kararlar üzerinde doğrudan söz sahibi olurlar. Ancak teorideki bu ideal denge, pratikte kod güvenliği, katılım oranı ve düzenleyici belirsizlikler gibi birçok faktöre bağlıdır. The DAO (2016) vakası, bu avantajların ve risklerin bir arada var olabileceğini somut biçimde göstermiştir.


İLK DAO ÖRNEĞİ - THE DAO (2016)


DAO kavramının blokzincir üzerindeki ilk büyük ölçekli uygulaması, 2016 yılında Ethereum ekosisteminde hayata geçirilen The DAO projesidir. Proje, yatırımcıların ETH karşılığında token alarak yönetime katılabildiği, merkeziyetsiz bir yatırım fonu modeli olarak tasarlanmıştı. Kodun geliştirilmesinde Christoph Jentzsch’in ve Slock.it ekibinin öncü rol oynadığı, Ethereum kurucularının da sürece dolaylı katkı sunduğu bilinmektedir. (Bkz. White Paper)

 

Kısa sürede büyük bir katılım ve yüksek yatırım hacmine ulaşan The DAO, sistemdeki bir güvenlik açığı nedeniyle, henüz kuruluşundan iki ay sonra 17 haziran 2016’ da saldırıya uğradı. Bu açık, reentrancy (yeniden giriş) olarak bilinen ve bir akıllı sözleşmenin işlem tamamlanmadan tekrar çağrılmasına olanak tanıyan bir yazılım hatasından kaynaklanıyordu.

 

Saldırı sonrasında Ethereum topluluğu, kayıpları telafi etmek için zinciri ikiye ayırma kararı aldı. Bu işlem, blokzinciri geçmişini değiştiren bir güncelleme anlamına gelen hard fork (blokzinciri iki ayrı sürüme ayırma) yoluyla gerçekleştirildi. Karar, blokzincirin “değiştirilemezlik” (immutability) ilkesine ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi.

 

Olayın teknik yönlerini ve blokzincir güvenliği üzerindeki etkilerini inceleyen önemli akademik kaynaklardan biri The DAO Attack (2017) makalesidir. Bu çalışma, reentrancy açığının işleyişini ve saldırının Ethereum ekosistemine yansımalarını ayrıntılı biçimde analiz eder. (Bkz. LİNK) .


SEC RAPORU VE DAO TOKENLARININ MENKUL KIYMET NİTELİĞİ


The DAO olayının ardından ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), bu tür token satışlarının hukuki statüsünü incelemeye aldı. 25 Temmuz 2017 tarihli Report of Investigation — The DAO” raporunda, DAO tokenlarının ABD hukukunda birer menkul kıymet (security) olarak değerlendirilebileceği sonucuna varıldı. (Bkz. Basın Duyurusu)

 

SEC bu tespitini klasik Howey Testi’ne dayandırdı. Rapora göre DAO tokenları, yatırımcıların ortak bir girişim kapsamında kazanç beklentisiyle yaptığı yatırımlardı ve bu kazanç büyük ölçüde kurucu ekibin veya yöneticilerin çabalarına bağlıydı. Dolayısıyla, menkul kıymet tanımının unsurları sağlanmıştı.

 

NOT: Howey Testi, ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1946 tarihli SEC v. W.J. Howey Co. kararından türetilmiştir ve bir varlığın “menkul kıymet” sayılıp sayılmayacağını belirlemede kullanılan temel ölçüttür. Test, dört ana unsur içerir:

·      Bir yatırım yapılmış olmalıdır

·      Bu yatırım ortak bir girişime yöneliktir,

·      Yatırımcılar kâr beklentisi taşır,

· Kârın kaynağı, yatırımcının kendi faaliyetlerinden değil, başkalarının çabalarından doğar.

 

Bir dijital varlık veya token bu kriterleri karşılıyorsa, ABD hukukunda genellikle menkul kıymet olarak değerlendirilir ve SEC denetimine tabi olur.


DAO'LAR NASIL ÇALIŞIR


DAO’lar, blokzincir üzerinde çalışan akıllı sözleşmelerin belirlediği kurallar çerçevesinde, topluluk tarafından yönetilen dijital organizasyonlardır. Temel fikir, karar alma süreçlerini “kodla tanımlı” hale getirmek ve uygulamayı da mümkün olduğunca otomatikleştirerek topluluğa yaymaktır. Üyeler (çoğu zaman token sahipleri), bir teklifi tartışır, oylar ve kabul edilen kararlar akıllı sözleşmeler aracılığıyla ya doğrudan (on-chain) ya da belirlenmiş bir yürütme katmanı üzerinden (ör. timelock/multisig) uygulanır. Bu model; kuralların değiştirilemez blokzincir kayıtlarında yer alması sayesinde şeffaflık ve denetlenebilirlik sağlar, aynı zamanda koordinasyonu coğrafi sınırlar olmaksızın mümkün kılar.


ALTYAPI VE YÖNETİŞİM MEKANİZMALARI


Bugün çoğu DAO, Ethereum ekosisteminde (ana ağ veya katman-2 (layer-2) çözümlerinde) çalışır; yönetişim akışlarında standartlaşmış yapılar öne çıkar. Sık görülen şema; bir yönetişim tokenı (governance token), bir “governor” sözleşmesi (öneri oluşturma, oylama, kabul), bir timelock (kabul edilen kararın yürürlüğe girmeden önce beklediği güvenlik tamponu) ve protokolü değiştiren/yürüten hedef sözleşmelerden oluşur. OpenZeppelin Governor gibi profesyoneller, regülasyonlara uygun çerçeveler kullanarak bu DAO bileşenlerini güvenlik ve işlevsellik açısından  paket halinde sunarken; Tally gibi araçlar ise kullanıcı arayüzü ve en iyi uygulamalarla süreci destekler. Özetle: token ağırlıklı oy, temsil (delegation), teklif eşikleri, oy eşiği/quorum, oylama penceresi ve timelock bugün pek çok DAO’nun ortak sözleşmesel dilidir.

 

Yönetişim; forumlarda tartışma, anket niteliğinde off-chain oylama (örn. Snapshot) ve bağlayıcı on-chain oylama/uygulama basamaklarıyla katmanlı ilerleyebilir. ENS DAO gibi olgun örneklerde, tartışma ve oylama kanalları açıkça ayrıştırılmıştır; tartışma (forum), off-chain sinyal (Snapshot) ve on-chain yürütme (Agora/Tally) birlikte çalışır. Bu ayrım, hem katılımı artırır hem de zincir üstü işlemlerin maliyetini/riski yönetir.


DAO ÇEŞİTLERİ


DAO kavramı tek bir türü değil, benzer yönetişim ilkeleriyle farklı amaçlara hizmet eden geniş bir organizasyon yapısını ifade eder. Bu yapıların arasında; protokol veya DeFi DAO’ları (örneğin MakerDAO, Uniswap), altyapı ve ad çözümleme hizmetleri sunan DAO’lar (örneğin Ethereum Name Service — ENS DAO), katman-2 ağlarının yönetişimini üstlenen ekosistem DAO’ları (örneğin Optimism, Arbitrum) ve belirli topluluk projelerine fon sağlayan hazine DAO’ları yer alır. Yapılan çalışmalar, bu farklı amaçlara göre token ekonomisinin, oy dağılımının ve katılım dinamiklerinin değiştiğini göstermektedir. Dolayısıyla, bir DAO’nun “merkeziyetsizlik derecesi” sabit bir ölçüt değildir; organizasyonun yapısına, teknik tasarımına ve topluluğun katılım biçimine göre farklılık gösterir. (Detaylı bilgi için bkz. Sharma vd., 2024 )


Bilindik Örnekler

 

MakerDAO: DAI stablecoin ekosisteminin protokol parametreleri ve risk yönetimini topluluk belirler; oy süreçleri ve teknik modüller kamuya açık dokümante edilir.

 

Uniswap DAO: UNI sahipleri, yönetişim modülü ve timelock üzerinden protokol yükseltmeleri ve hazine tahsisleri gibi kritik değişiklikleri teklif/oylar/uygular.

 

ENS DAO: Forum/Snapshot/on-chain üçlemesiyle çalışan, çalışma grupları ve temsil süreçleri belirgin, iyi belgelenmiş bir model.

 

Optimism Collective: “İki meclisli” yönetişim (Token House + Citizens’ House) deneyliyor; bir yanda token ağırlıklı oy, diğer yanda kişi-başına-bir-oy benzeri meşruiyet katmanı bulunuyor.

 

Arbitrum DAO: Anayasa ve rehber metinlerle çerçevelenmiş; AIP’ler üzerinden yetki ve karar mekanizması tanımları netleştirilmiştir.


AVANTAJLAR VE DEZAVANTAJLAR


DAO’ların en büyük vaatleri; şeffaflık (kurallar ve işlemler blokzincir üzerinde), düşük aracı maliyeti (otomasyon ve kodla yürütme), açık katılım (coğrafyadan bağımsız topluluk yönetimi) ve deneysel yönetişim biçimleriyle (delegation, quadratic/iki meclisli modeller vb.) esnekliktir. Kamuya açık yönetişim metinleri ve araçlar, katılım eşiğini düşürür; protokol/hazine yönetimi topluluk gözetiminde yürür.

 

Bununla birlikte, pratikte bazı kalıcı veya henüz çözüm getirilememiş gerilimler bulunduğu söylenebilir. Birincisi, oy gücünün büyük paydaşlarda toplanması ve düşük katılım, kararların “plütokratik” bir azınlık tarafından belirlenmesine yol açabilir. İkincisi, teknik riskler — akıllı sözleşme açıkları, protokol tasarım hataları — zincir üstünde kalıcı etkiler yaratabilir. Üçüncüsü, hukuki statü ve sorumluluk belirsizliği sürmektedir: ABD’de Ooki DAO/bZx çizgisindeki davalar, token sahiplerinin “ortaklık” benzeri sorumluluk teorileriyle hedef alınabileceğini gösterdi; bazı eyaletler (örn. Wyoming) DAO’lara tüzel kişilik pencereleri açsa da yeknesak bir çerçeve “onshore yargı bölgelerinde” henüz oluşmadı. Dördüncüsü, karar alma hızının düşmesi ve operasyonel esneklik kaybı, özellikle hızlı hareket gerektiren teknik konularda maliyet oluşması olarak özetlenebilir.


DAO'LARIN HUKUKİ NİTELİĞİ & DÜNYADAKİ YAKLAŞIMLAR


DAO’ların hukuk sistemindeki konumu, günümüzde en tartışmalı konulardan biridir. DAO’ların herhangi bir tüzel kişiliğe sahip olmadan faaliyet göstermesi, bu yapıları klasik hukuk düzenlerinde tanımlanmasını güç bir noktaya yerleştirmektedir. Bu nedenle, doktrinde iki ana görüş öne çıkmaktadır: Birinci görüş, DAO’ların tüzel kişiliği bulunmayan “adi ortaklık” veya “dernek benzeri” oluşumlar olduğunu savunur. Bu yaklaşımda, DAO katılımcılarının müteselsil ve sınırsız sorumluluk riski taşıdığı kabul edilir. İkinci görüş ise, DAO’ların mevcut veya özel olarak düzenlenmiş bir şirket türü kapsamında sınırlı sorumluluk statüsüne kavuşturulması gerektiğini ileri sürer.


SEC' in THE DAO RAPORU VE ADİ ORTAKLIK NİTELİĞİ


Bu görüşü destekleyen içtihatlar son yıllarda artmıştır. Özellikle ABD’de CFTC v. Ooki DAO davasında, mahkeme DAO’nun “tüzel kişiliği olmayan bir birlik” (unincorporated association) olarak yargılanabileceğine hükmetmiştir. Benzer biçimde Sarcuni v. bZx DAO kararında da, DAO katılımcılarının birer “ortak” olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılmış ve mahkeme, davacının iddialarının genel ortaklık teorisi kapsamında değerlendirilebileceğine kanaat getirmiştir. Bu kararlar, DAO üyelerinin şahsi sorumluluklarının gündeme gelebileceğini göstererek, “adi ortaklık” benzetmesini güçlendirmiştir. Ancak bu gibi emsal nitelikteki kararların değerlendirilmesi sürecinde; emsal vakıanın herhangi bir “merkeziyetsiz” kuruluş ve tüzel kişiliklerin varlığının bulunmadığının ve hukuki anlamda DAO unsurlarının yerine gelmediğinin göz önünde bulundurulması gerekir.


DAO'LAR İÇİN "LEGAL WRAPPER" ARAYIŞLARI


Değinilen belirsizlikler karşısında bazı yargı çevreleri, DAO’lara sınırlı sorumluluk kazandıran özel yasal statüler tanımlamaya yönelmiştir. Legal wrapper olarak adlandırılan bu yaklaşım, DAO’lara geleneksel bir şirketin yasal korumasını sağlayarak katılımcıların bireysel sorumluluklarını sınırlandırmayı hedefler.

 

·      Wyoming (ABD), 2021 yılında DAO’ları “Limited Liability Company” (LLC) çatısı altında düzenleyen ilk Amerika Birleşik Devlerleri eyaleti olmuştur. Wyoming yasalarına göre bir DAO, LLC kanununa bağlı olarak kurulabilir ve yönetim mekanizmasını akıllı sözleşmelere dayandırabilir.

·      Tennessee, 2022’de “Decentralized Organization Supplement” düzenlemesiyle DAO’lara benzer şekilde LLC bünyesinde faaliyet izni tanımış, akıllı sözleşmelerin yönetsel süreçlerde kullanılmasına imkân vermiştir.

·      Utah, 2023 tarihli “Limited Liability Decentralized Autonomous Organization Act” ile DAO’ları bağımsız bir hukukî yapı olarak tanımıştır. Bu düzenleme, DAO tüzüklerinin blokzincir üzerindeki akıllı sözleşmelere dayalı olabileceğini açıkça belirtmiştir.

·      Vermont, 2018 yılında yürürlüğe giren “Blockchain-Based LLC (BBLLC)” sistemiyle, yönetişimin kısmen ya da tamamen blokzincir üzerinden yürütüldüğü şirketlerin yasal dayanağını oluşturmuştur.

·      Marshall Adaları, 2022 tarihli DAO Act ile DAO’ları “DAO LLC” olarak tanımış, üyelik ve oy haklarının blokzincir kayıtlarıyla belirlenmesine imkân tanımıştır.

·      Cayman Islands ise DAO projelerinin sıkça tercih ettiği bir başka yargı çevresidir. Cayman hukukunda DAO’lar doğrudan tanımlanmasa da, “Foundation Company” yapısı, DAO’ların fonksiyonel ihtiyaçlarına uygun esnek bir hukuki zemin sağlamaktadır. Bu yapı, hem merkezi olmayan yönetişim modeline olanak tanır hem de token sahiplerine doğrudan paydaş statüsü vermeden sınırlı sorumluluk kalkanı sunar.

 

Avrupa’da özellikle İsviçre, DAO’lar için özel bir yasal düzenleme yapmamış, ancak mevcut dernek (Verein) ve vakıf (Stiftung) yapılarının DAO’lara uygulanabileceğini kabul etmiştir. Bu model, DAO’lara tüzel kişilik kazandırarak katılımcıların kişisel sorumluluklarını ortadan kaldırma potansiyeli taşır. Benzer şekilde, Birleşik Krallık ve Singapur gibi ülkelerde DAO’lar henüz özel mevzuata konu olmamış; mevcut ticaret veya sivil toplum kanunları çerçevesinde değerlendirilmiştir.


DAO'LARIN ADİ ORTAKLIK OLARAK DEĞERLENDİRİLMEMESİ YÖNÜNDEKİ GÖRÜŞ


Doktrinde, DAO’ların hukuki niteliğinin klasik “adi ortaklık” kavramıyla sınırlandırılamayacağı yönünde bir görüş de bulunmaktadır. Bu yaklaşıma göre DAO’lar, yalnızca ortak iradeye dayanan bir birliktelik değil, akıllı sözleşmeler aracılığıyla kendi kararlarını alabilen özerk dijital yapılar olarak değerlendirilmelidir.


Bu görüşün erken örneklerinden biri olan Shawn Bayern’in Of Bitcoins, Independently Wealthy Software, and the Zero-Member LLC başlıklı çalışması, akıllı sözleşmelerin “üyesiz bir limited şirket” (zero-member LLC) benzeri şekilde yapılandırılabileceğini ileri sürmektedir (Bayern, 2014). Makale, DAO benzeri yapıların insan müdahalesine bağımlı olmadan ekonomik faaliyette bulunabileceğini ve bu nedenle tamamen “adi ortaklık” olarak değerlendirilmelerinin yetersiz kalacağını savunmaktadır.


Bu çerçeve, DAO’ların belirli yönlerden şirket benzeri kurumsal yapılara daha yakın olduğu fikrini desteklemekte ve gelecekte bu tür oluşumlara özgü özel hukukî düzenlemelerin gerekliliğine işaret etmektedir.


SONUÇ & DÜŞÜNCELER

DAO kavramı, özünde merkeziyetsiz yönetişim fikrinin dijital çağda somut bir karşılığıdır. İlk uygulaması olan The DAO (2016), teknik bir inovasyon kadar sosyal bir deney niteliği de taşımıştır. Her ne kadar proje, akıllı sözleşmedeki reentrancy (yeniden giriş) hatası nedeniyle başarısız olmuş ve zincirin hard fork (blokzincirin iki ayrı sürüme ayrılması) kararıyla sonlanmış olsa da, bu deneyim hem akıllı sözleşme güvenliğinin hem de merkeziyetsiz organizasyonların hukuki sınırlarının anlaşılmasında dönüm noktası olmuştur.


Olay sonrasında SEC’in 25 Temmuz 2017 tarihli The DAO Raporu, DAO tokenlarının menkul kıymet olarak değerlendirilebileceğini belirtmiş; böylelikle kripto tabanlı organizasyonların da finansal regülasyonlardan bağımsız olamayacağı yönünde güçlü bir mesaj verilmiştir. Bu rapor, DAO’ların sadece teknik değil, aynı zamanda hukuki bir olgu olarak ele alınması gerektiğini göstermiştir.


Bugün itibarıyla Türkiye’de DAO’lara ilişkin doğrudan bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Öğreti ve uygulamada yaygın olarak, DAO’ların adi ortaklık hükümleri çerçevesinde değerlendirilebileceği görüşü kabul görmektedir. Bu yaklaşım, DAO’nun tüzel kişiliği olmadığı ve katılımcıların potansiyel olarak müteselsil sorumluluk taşıyabileceği varsayımına dayanır. Ancak DAO’ların yapısı, klasik adi ortaklıklardan farklıdır; zira DAO’lar insan iradesiyle değil, akıllı sözleşmelerle tanımlanan kurallarla işler. Bu nedenle, bu yeni yapıyı mevcut kavramlarla açıklamak yerine, DAO’lara özgü bir hukuki düzenleme geliştirmek daha doğru bir yönelim olacaktır.


Birçok ülke, bu farkındalıkla hareket ederek DAO’lara özel statüler tanımaya başlamıştır. Wyoming ve Utah eyaletleri DAO’ları sınırlı sorumlu şirket (LLC) çatısı altında düzenlerken, Marshall Adaları DAO’ları “DAO LLC” olarak tanımış, Cayman Adaları ise “Foundation Company” yapısının kullanımına destek vererek DAO’lara esnek bir zemin sağlamıştır. Bu örnekler, DAO’ların yatırımcılar açısından daha güvenli ve sürdürülebilir yapılara dönüşmesini mümkün kılmıştır.


Türkiye’de de benzer bir adım atılması, hem yerli girişimcilerin DAO fikirlerini hayata geçirebilmeleri hem de yabancı sermayenin bu alana yönelmesi açısından önemli bir fırsat yaratacaktır. Zira bugün itibarıyla Türk girişimciler DAO kurmak istediklerinde, “hangi ülkede kurmak daha makul?” sorusuna yanıt aramak zorunda kalıyorlar. Oysa Türkiye, teknoloji odaklı hukuk politikalarında öncü bir düzenleme yaparak, bu alanda bölgesel bir merkez hâline gelebilir.


Sonuç olarak DAO’lar, yalnızca yeni bir organizasyon biçimi değil, aynı zamanda dijital çağın hukuk sistemlerine yön veren bir paradigma değişimidir. Türkiye’nin bu dönüşümde geride kalmaması, yenilikçi hukuk yapılarıyla DAO’lara alan açması, geleceğin dijital ekonomisinde güçlü bir yer edinmesi açısından kritik önemdedir.


KAYNAKÇA


      i.         Buterin, V. (2014).    DAOs, DACs, DAs and More: An Incomplete Terminology Guide.

Bağlantı:                                 https://blog.ethereum.org/2014/05/06/daos-dacs-das-and-more-an-incomplete-terminology-guide (DAO kavramının terminolojik temelleri ve Ethereum perspektifinden açıklaması.)

 

    ii.         Jentzsch, C. (2016).   Decentralized Autonomous Organization to Automate Governance (White Paper)

Bağlantı:                                https://lawofthelevel.lexblogplatformthree.com/wp-content/uploads/sites/187/2017/07/WhitePaper-1.pdf (The DAO’nun teknik yapısı, yönetişim modeli ve sözleşme mimarisi.)

 

   iii.          U.S. Securities and Exchange Commission (SEC). (2017). Report of Investigation: The DAO (Release No. 81207)

Bağlantı:                                https://www.sec.gov/files/litigation/investreport/34-81207.pdf (Basın duyurusu bağlantısı: https://www.sec.gov/newsroom/press-releases/2017-131) (The DAO tokenlarının menkul kıymet olarak değerlendirilmesi ve hukuki sonuçları)

 

   iv.          Investopedia. (2023). What Is a DAO?

Bağlantı:                                https://www.investopedia.com/tech/what-dao/

 

     v.          Atzei, N., Bartoletti, M., & Cimoli, T. (2017). The DAO Attack: Reentrancy and Smart Contract Vulnerabilities. SSRN Electronic Journal

Bağlantı:                                https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3014782 (The DAO saldırısının teknik analizi ve reentrancy hatasının açıklaması)

 

   vi.          Blockchain Türkiye (2022), DAO

Bağlantı:                                 https://bctr.org/wp-content/uploads/2022/11/DAO22.pdf

 

 vii.          Karatekin Alkoç (2023),     Merkeziyetsiz Otonom Kuruluşlar (Dao) ve Vadedilen Yeni Yönetim Anlayışı Üzerine Bir Literatür Taraması

        

Bağlantı                                 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3068059

 

   vii.          Yılmaz Orhan (2022), Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar, Kurumsal Yönetim ve Blokzincir

Bağlantı                                 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2857391

 

   viii.         Tavus (2023),            Blokzincir Sistemlerinde Mağdurun Tespiti, syf. 170-175

 

   ix.         Bayern (2014),       Of Bitcoins, Independently Wealthy Software, and the Zero-Member LLC. Northwestern University Law & Economics Research Paper No. 14-12


Bağlantı                             https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2366197 (DAO’ların adi ortaklık yerine sınırlı sorumlu kurumsal yapı olarak ele alınabileceği yönündeki erken akademik analiz)    


 
 
 

Yorumlar


CIVICIK_LOGO-02_edited.png

Reach Out to Us!

Şahkulu Mahallesi, Tımarcı Sokak,

No:6/9, Galata

Beyoğlu/İstanbul

info@civicikhukuk.com

  • LinkedIn
Civicik_SUPPORTING ELEMENTS-07.png

Thanks for submitting!

bottom of page